Son yıllarda gelişen teknoloji hayatımızda olumlu veya olumsuz birçok değişikliğe sebep oldu. Dijitalleşme yeni dönemde karşı konulmaz bir durum olarak karşımıza çıkıyor. “Artık daha ne kadar değişecek” dediğimiz teknoloji ürünleri gelişiyor, değişiyor ve tüketime sunuluyor. Bizde işlerimizi kolaylaştırmak için bu ürünleri satın alıyor ve kullanıyoruz. Peki ya satın aldığımız teknolojileri sorgulamadan kabul ederek kullanmaya devam etmek? Gelişen teknoloji ile alakalı herkesin söyleyecek birçok düşüncesi vardır. Peki konuştuğumuz onca söz arasında biz neredeyiz? Neler yapıyoruz? Zira OECD ülkeleri değerlemesinde, Türkiye hazır teknoloji kullanımında 3. sırada yer alırken, teknoloji üreten ülkeler sıralamasında ise 54. ülke konumundadır. Peki bizim sorunumuz ne; yeterince fırsatımızın mı olmaması yoksa özgürce hayal edemiyor olmamız mı?
Dünyada kimsenin dilinden düşmeyen yapay zekâ(AI), endüstri 4.0, nesnelerin interneti (IoT) ve büyük veriler (Big Data) kavramları üzerine teknoloji hızla gelişiyor. Bu konular üzerinde çalışmalar yapan hayalperestler, hayallerini gerçekleştiriyor, hayallerini sınırlayan insanlar da başkalarının hayallerinin sadece bir oyuncusu olmak zorunda kalıyor. Okulda terlikleriyle gezen, yurt odasında uykusuzluk çektiği bir akşam Facebook’un temellerini atan Mark Zuckerberg’in, evlatlık olan dünyanın en büyük piyasa değerine sahip Apple’ı kuran Steve Jobs’ın ve uzay araçları üreten Güney Afrikalı Elon Musk’ın bizden ne farkı var? Bizler neden hayallerimizi gerçekleştiremeyelim?
Tabii ki bahsettiğimiz bu insanlar sadece hayal ederek başarmadılar ama azmederek hayallerini gerçekleştirdiler. Onlar geleceği hayal ettiklerinde şunu gördüler: Gelişim ve değişim hiç bitmeyecek!
Uzay araçları, insansız makineler, öğrenen robotlar… Hepsi gerçek ve gelişmeye devam ediyorlar. İnsanoğlu her dönem belirli olguları kullanarak gelişim sürecine devam etmiştir. Dijitalleşme döneminde yapmamız gereken ise yazılım geliştirmeye gereken önemi vermektir. Peki neden?
Dünyanın en büyük perakende şirketi “Alibaba” nın ürünü yok,
Dünyanın en büyük konaklama sağlayıcısı “Airbnb” nin oteli yok,
Dünyanın en büyük taksi şirketi “Uber” in filosu yok,
Dünyanın en büyük içerik kaynağı “Facebook” içerik üretmiyor ve diğerleri…
Hepsi belirli yazılım metotlarına göre geliştirilmiş platformlardır. Ayrıca bu yatırımlar savunma sanayii kadar büyük yatırımlara ihtiyaç duymazlar. Gereken tek şey üretecek insanı yetiştirecek, nitelikli insan gücüne yatırımdır. Vizyonumuzu bu şekilde genişleterek sürdürülebilir katma değer üretimi yapabiliriz. Mesela, yetiştirmek için büyük çabalar sarf edilen, alın terimizin hakkı olan tolarca buğdayı ihraç ederek bir tane IphoneX’i ithal etmemiz bunun apaçık bir örneğidir.
Çalışma hayatını baştan sona değişebileceğini ve yıkıcı inovasyonların ortaya çıkabileceğini unutmamalıyız. Türkiye ekonomisi %80 dolaylarında yabancı ülkelerin teknolojilerine bağımlı durumdadır. Peki kendi kendimize bunu değiştirmek için ben ne yapıtım diye soruyor muyuz? Bu topraklara olan borcumuzu hep daha iyisini yaparak ödemeliyiz. Ya gerekli yetkinlikleri kazanacağız ya da bu uğurda çalışan gençlere destek olacağız. Aslında bizim eksik yönlerimizi görerek, hatalar yaparak sahip olduğumuz değerlimize göre teknolojiyi iyi takip eden değil bu gidişata yön verenlerden olmayı amaçlamamız gerekmektedir. Fakat biz hep daha çok tüketmeye devam ediyoruz. Unutmayın, sorgulayan, araştıran, bulan, eleştiren kuşaklar yetiştiremediğimiz sürece ara sıra geçici refah artışları yaşayabiliriz ama gelişmiş bir toplum konumuna gelemeyiz.